Herkes, yılbaşının yeni bir yılın ve yeni umutların başlangıcı olduğunu düşünür genelde…Bense çok uzun yıllardır sonbahar aylarında hissediyorum o heyecanı kendimde… Üniversiteye başlamam, eşimle tanışmam, ilk işim, çocuklarımın ilk okula başlamaları gibi hayatımda büyük öneme sahip olayların hepsinin eylül ayında olduğunu düşününce, normal sanırım böyle hissetmem..
Diğer taraftansa, sonbaharın adım adım yaklaştığı bu günlerde, yaza veda etmenin hüznü var içimde… Bir ada insanı olarak yazın o güneşli, sakin ve tembel günlerinin yerini serin, kısa ve koşuşturma dolu günlere bırakacağını hissettikçe yazın hiç bitmemesi için daha fazla dua ederken buluyorum kendimi bu aralar… Ancak fayda etmeyeceğinin de bir o kadar farkında olarak, önümüzdeki soğuk günleri daha kolay atlatabilmek için kendimi ve evimi mümkün olduğu kadar sonbahar ve kışa hazırlamaya çalışıyorum.
Geçtiğimiz yıllarda, sonbaharın sessiz ve hızlı bir şekilde kapıma dayandığında kendimi ne kadar da hazırlıksız hissettiğimi anımsıyorum hala…Sanki bir hız trenindeymişim ve hiç yavaşlayamayacağım gibi gelmişti bana. Bu sebeple, önümüzdeki altı ayı en iyi şekilde yaşayabilmek için hem zihnimde hem de evimizde sıfırlama düğmesine bilerek basmam gerektiğini düşünüyorum… Böylelikle, öncelikle aklımdaki sağlıksız ve gereksiz düşünceleri, sonra da evimizi gereksiz kargaşadan kurtarabilir; hem aklımda hem de evimizde yeni ve daha değerli şeylere yer açabilirim…
Sonbahar detoksuna başlamadan önce aklımdaki şeylerin fiziksel bir listesini yapmayı seviyorum. Böylelikle, yapmak istediklerimi net bir şekilde belirleyip, ilerleyeceğim yolu daha kolay planlayabiliyorum. Bu sene de kendime bir sayfalık kontrol listesi hazırladım. (Eğer siz de kullanmak isterseniz, indirmek için buraya tıklayınız.) Listeyi hazırlarken; temizlemek istediklerime, yeniden düzenleyeceklerime, eklemek istediklerime ve zihinsel olarak değiştirmek istediğim yönlere de yer verdim.
Sonbahar yaklaşırken, hadi hep birlikte önümüzdeki kısalan, soğuk ve yağmurlu günlere hazırlanalım; evimizdeki ve ruhumuzdaki bütün fazlalıkların sonbaharda rüzgarının önünde savrulan yapraklar gibi uçup gitmesini sağlayalım…
Çocuklarıma küçük yaşlardan itibaren yaşam becerilerini öğretmeye çalışıyorum ve evimizdeki günlük işlere yardım etmek de bunu öğretmenin en iyi yolu bence. Benim fikrime göre, 3 ila 4 yaşlarından itibaren ev işlerine katkıda bulunabilirler.
ÇOCUKLARA EV İŞLERİ İLE İLGİLİ SORUMLULUKLAR VERİLMELİ MİDİR? KAÇ YAŞINDAN İTİBAREN VERİLMEYE BAŞLANMALIDIR?
Çocukların ev işlerine ve aileye erken yaşta katkıda bulunduğunu hissetmelerine yardımcı olmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Çocuğunuza evde vereceğiniz sorumluluklar onu geleceğe hazırladığı gibi kendine güveninin ve sorumluluk bilincinin gelişmesinde önemli bir adımdır.
Her çocuğun gelişim hızı farklıdır, bu nedenle çocuğunuz hangi yaşta hazır olduğuna inanıyorsanız, sorumluluk vermeye o zaman başlayın. Ama bence 3 yaş, onlara ev işleri ile ilgili sorumluluk vermeye başlamak için mükemmel bir yaş!
3 YAŞ ÇOCUĞU GERÇEKTEN EV İÇİNDEKİ SORUMLULUKLARI YAPABİLİR Mİ?
Melin üç buçuk yaşında, bu yüzden de büyük çocuklar kadar ev işleri yapabilecek durumda değil, ama yine de birçok şey yapabiliyor! Bu küçüklerin becerilerini küçümsememek lazım!
Aşağıda, 3-4 yaş arası bir çocuğun evinize katkıda bulunmak için kolayca yapabileceği işleri ve Melin’in evimizde yapması gereken şeylerin listesini görebilirsiniz. İnanın ki sanılanın aksine, birçok konuda yardımcı olabilirler!
3-4 Yaş Çocuğunun Ev İçinde Alabileceği Sorumluluklar
Bulaşık makinesinden çatal-kaşıkları boşaltma
Sofranın kurulmasına yardım etmek – çatal-kaşıkları sofraya yerleştirmek gibi…
Temiz çorapları eşleştirmek (katlamak için erken tabi…)
Toz almaya yardım etme
Kirli kıyafetlerini kirli sepetine atma
Çamaşır makinesindeki çamaşırları sepete boşaltma
Çiçekleri sulama
Yere döktüğü sıvıları (su vb.) silme
Kendi yatağını düzeltme
Oyuncaklarını toplama
Evcil hayvanlara mama verme
Yemekten sonra kendi tabağını ve bardağını tekneye kaldırma
Kitaplarını rafa dizme
MELİN NE SIKLIKTA EV İŞLERİNDE YARDIMCI OLUYOR?
Melin’in her gün evimizdeki temizlik işlerine katkıda bulunmasını sağlıyoruz. Unutmayın tutarlılık çok önemlidir!. Eğer arada sırada, aklınıza geldiğinde sorumluluk vermeye çalışırsanız, muhtemelen itirazlarla karşılaşırsınız. Bu sebeple, yardım etme alışkanlığı edinmesi için onlara her gün küçük işler vermeyi unutmayın!!!
SORUMLUKLARINI YAPARKEN ONA YARDIMCI OLMALI MIYIM? YOKSA KENDİ BAŞINA YAPMASINA İZİN VERMELİ MİYİM?
Evet, kesinlikle yardımcı olmalısınız. Ben, 8 yaşındaki çocuğuma bile zorlandığı ev işlerinde yardım ediyorum. Ona yardım ediyorum, teşvik ediyorum ve işleri nasıl daha kolay yapıp, tamamlayacağını gösteriyorum.
Ancak Melin, bazı işleri artık yardıma ihtiyaç duymayacak kadar uzun süredir (çatal-bıçakları bulaşık makinesinden boşaltmak gibi) yapıyor mesela. Ben de ondaki bu bağımsızlığı görmeyi seviyorum, bu yüzden geri adım atıyorum ve işleri kendi başına yapabildiği kadar yapmasına izin veriyorum.
Çocuklar doğuştan ev işlerini nasıl doğru şekilde yapacaklarını bilmiyorlar tabi ki… Aklımızı okuyamıyorlar ve nasıl yapılmasını istediğimizi bilmiyorlar. Bu yüzden, onlara yeni sorumluluk vereceğim zaman öncelikle nasıl yapacağını öğretmek için onlara mini bir “eğitim” düzenliyorum. Onlara verdiğim işi nasıl yapılacağını göstermek için sadece bir iki dakika süren bir uygulamalı eğitim veriyorum ve hemen yapmalarını sağlıyorum. Zaten onlarda başardıklarını göstermek için hemen kendileri yapmak istiyorlar!
Ayrıca sizlere bir ipucu daha vereyim. Büyük çocuklarınız büyüdükçe, daha küçük çocukları eğitmelerini sağlayın. Bu, onların kendilerini çok önemli hissetmelerini sağlıyor!!!
YAPTIKLARI İŞ İSTEDİĞİM KADAR İYİ OLMADIYSA YENİDEN YAPMALI MIYIM?
Bazen evet. Ama onun önünde değil. Eğer verdiğim işi yapmışsa, ama sonucundan çok da memnun değilsem, ona bunu belli etmeden yine de elinden geleni yaptığı için onu övüyorum ve teşvik etmek için teşekkür ediyorum. Unutmayın ki, onlar hala çok küçükler ve ellerinden geleni yapıyorlar.
Eğer yaptığı işi gerçekten hiç beğenmediyseniz, o bitirdikten sonra, görmeden düzeltebilirsiniz, ancak işi bitirdiklerinde övmek yapabileceğiniz en iyi şey bence!!!
İnanın ki, ellerinden geleni yapıp işlerini bitirdikten sonra önlerinde eleştirir veya düzeltirseniz, çabucak morali bozacaktır
ÖVGÜ, ÖVGÜ, ÖVGÜ. Yukarıda söyledim ama tekrar söylemek zorundayım. Ona bu yaşta yeterince TAKTİR veremezsin. İşleri yapmaya başlamadan önce, ona yardım edeceği için minnettar olduğunuzu söyleyerek onu övün. Çok çalıştığını ve çok dikkatli olduğunu söyleyerek onu övün. Ona övgüde bulunun ve evinizde çok iyi bir yardımcınız olduğu için minnettar olduğunuzu söyleyin. Övgü, övgü ve biraz daha övgü.
Unutmayın, verilen bir işin sorumluluğunu almanın ve onu tamamlanın değeri, bir çocuğun gelişimi için paha biçilmezdir! Eğer sizin de aklınızda 3-4 yaş çocuğunun yapabileceği başka ev işleri varsa, lütfen yorum bırakınız!
Yazın yüzünü tamamen göstermesiyle birlikte, bu yaz Mango’dan kendime neler alsam diye göz gezdirdim ve işte seçtiklerim… Daha beğendiğim o kadar çok şey vardı ki…Bugün itibariyle indirim de başlamış… Benim gibi indirimi bekleyenlere duyurulur 🙂
Biz zamane anne-babaları sürekli olarak çocukları oyalama ve eğlendirme gayesindeyiz nedense. Nereye gidelim? Ne yapalım? Ne seyredelim? Ne oynayalım? Onlar için yapay bir eğlence dünyası yarattık resmen. Çocukların yapacak bir şeyleri yoksa hemen paniklemeye başlıyoruz ve onlara seçenekler listesi sunmaya çalışıyoruz. Çocuklarımızın mutsuz olmaması, stres olmaması için elimizden geleni yapıyor, önlerine çıkan en küçük engeli bile kaldırmaya çalışıyoruz. Çünkü diğer türlü, ebeveynlik görevimizi yerine getirmiyor gibi hissediyoruz. Ancak böyle yaparak onlara zarar verdiğimizin farkında mıyız acaba?
Onlardan “sıkıldım” kelimesini duymamak için ellerine teknolojik aletler vererek onları “meşgul” hale getirmeye çalışıyoruz. Ancak teknolojinin bizi duygusal olarak çocuklarımızdan ve çocuklarımızı da yaratıcılıktan koparmaya başladığını ne zaman anlayacağız acaba? Çocuk beyni için en temel besin anne-babanın duygusal varlığıdır. Fakat, ne yazık ki, bu davranışlarımızla çocuklarımızı bu besinden gitgide daha fazla mahrum bırakıyoruz ve onları teknolojiye bağımlı hale getiriyoruz.
Çocuklarımızı mutlu etmek konusundan tamamen iyi niyetliyiz elbette ancak ne yazık ki onları o anda mutlu etsek de uzun vadede zarar verir hale getiriyoruz. Çocuklarımız doğuştan gelen hayal kurma ve yaratıcılık yeteneklerini gitgide daha az kullanır hale geliyorlar. Ve bu en sonunda onların hayatta başarılı olmalarının önünde devasa bir engele dönüşüyor.
Peki ne yapmalı, nasıl davranmalıyız?
Çocuğunuzu hep meşgul tutmak için bir aktiviteden diğer aktiviteye taşımayın. Her saniye eline tablet/telefon da vermeyin. Teknolojik aletlerin kullanım zamanlarını siz belirleyin. Hatta, ona günlük yaşamında plansız, koşuşturmasız, televizyonun/tabletin kapalı olduğu bir “sessiz zaman” dilimi yaratın. Bu sessiz zaman dilimini, çocuğunuzun rahatlayıp, hayallere daldığı veya kendi başına yapabileceği basit etkinliklerin keyfini çıkarması için bir şans olan görün.
Sessiz zaman diliminde çocuğun yapacağı oyun ve aktiviteler, onun yaşına bağlı olacaktır. Ancak bu sürede yapacakları Lego oynamaktan, çubuklarından yapılmış bir yapı inşa etmeye, resim yapmaktan, bulmacalara veya sadece sessizce yatıp hayallere dalmaya kadar her şeyi içerebilir. Eğer fırsatınız varsa, bahçeye veya mahalleye çıkıp, orada oynamasını sağlayın. Bırakın doğayla veya kendi yaşıtlarıyla, etraflarında büyükler veya ebeveynler olmadan kaynaşsın…
Sizden, sessiz zaman diliminde ne yapacağı konusundan destek isterse, ona beyin fırtınası yapmasına yardımcı olun. Ona en azından bir kaç dakikalığına da olsa sessizce oturup, zihninin dalıp gitmesi için fırsat tanıyın. Sonra neler düşündüğünü anlatmasını isteyin ve bunu bir oyuna dönüştürün.
Deneyimlere dayanarak söyleyebilirim ki, sessiz zamanın ilk birkaç haftası muhtemelen sizin hayal ettiğiniz gibi olmayacaktır. Çocuğunuzun sizin rehberliğinize ihtiyacı olacak ve sınırları test edecektir. Tutarlı olun, sabırlı kalın ve çocuğunuza sessiz zamanın parametrelerini yavaşça öğretin. Unutmayın ona önemli, yaşam boyu ihtiyaç duyacağı bir beceri öğretiyorsunuz. Kendi iç dünyasını tanımayı ve bu ihtiyaçları uygun bir şekilde karşılama becerisini öğretiyorsunuz.
Sessiz zamanın faydaları nelerdir?
Bağımsızlığı ve güveni geliştirir: Sessiz zaman, çocukların öz güven gerektiren, kendi başlarına yapabilecekleri şeyleri keşfetmelerini sağlar. Onlara, sorunları kendi başlarına çözme şansı verir ki, bu da çocuğun öz güveninin gelişmesi için çok önemlidir.
Çocuğun kendini tanımasına yardımcı olur: Sessiz zaman, çocukların kendi kendilerine kalıp, kendi iç dünyalarını ve özelliklerini daha iyi tanıması için bir fırsattır aslında. Tek kaldıklarında kendileri ile huzur bulabilen çocuklar hayatta karşılaştıkları sorunlara karşı farklı bir bakış açısı getirebilirler.
Yaratıcılık için gereklidir: Sessiz zaman, çocukların yaratıcılıklarının ortaya çıkmasını sağlar. Sessiz zaman boyunca çocuklar dış gürültüden ve fikirlerden koparak, kişisel yaratıcılık sistemlerine yeniden bağlanabilirler.
Dinlenmek ve rahatlamak için gereklidir: Günümüzde, hepimiz gibi çocuklar da aşırı uyaranlardan kaynaklanan stres ve kaygı yaşıyorlar ne yazık ki. Bununla birlikte, çocuklar, streslerini tespit etmek için daha zor zamanlar geçirirler. Sessiz zaman, çocukların dinlenip, stresten uzaklaşmalarına yardımcı olur.
Odaklanmak ve dikkati güçlendirmek için gereklidir: Çocuklar sessiz zaman diliminde sadece bir aktiviteye odaklandıkları için odaklanma ve konsantrasyon yeteneklerini geliştirirler. Odak ve konsantrasyon bir kas gibidir. Güçlendirmek için kullanılmalıdır. Konsantrasyon, en iyi şekilde aynı anda sadece bir faaliyete odaklanırken oluşturulur.
Kısacası, sizlere tavsiyem can sıkıntısını deneyimlemeleri için onlara sessiz zamanlar yaratın. Hatta, siz kendiniz için de sessiz zamanlar yaratın ve bakın bakalım hayatınızda neler değişecek… Emin olun, çocuklarınızın yaratıcı beyinleri size gelecekte teşekkür edecektir.
Çocuklara Ara Öğün Zamanını Daha Eğlenceli ve Besleyici Hale Getirmenin Kolay Yolu!
Birkaç ay önce, Instagram’da bir blog yazarının çocukları için öğleden sonra atıştırmalıklarını daha çeşitli, besleyici ve eğlenceli hale getirmek için kullandığı fikri görmüştüm. Çocuklara atıştırmalıkları bir muffin tepsisinde servis ediyordu. Basit ama bir o kadar da eğlenceli bir fikir bence !
Ben de bu fikri, okul dönüşü kurt gibi aç gelip, hemen abur cuburlara saldırmaya çalışan çocuklarımın daha besleyici yiyecekler tüketmesini sağlamak için denemeye karar verdim. Bir kaç haftadır, fırsat buldukça öğleden sonra ve hafta sonu atıştırmalıklarını muffin kalıbında hazırlıyorum (hazırlıyoruz) ve çocukların bu fikre bayıldığını kesinlikle söyleyebilirim.